Abstract
Erken dönem tasavvuf tarihinde iki ana akımdan biri olarak kabul edilen Horasan tasavvuf ekolünün şekillenmesinde Hâtim el-Esam (ö.237/851) önemli bir figür olarak karşımıza çıkar. İbrahim b. Edhem (ö.161/778) ve Şakîk-i Belhî (ö.194/810) kanalıyla gelen öğretinin Horasan ve Maveraünnehir genelinde aktarım ve intişarının sağlamasında onun etkin bir rol oynadığı bilinir. Aynı zamanda yetiştirdiği talebeleriyle Melâmetîliğin teşekkülüne katkı sağladığı kabul edilir. Bu makale Hâtim el-Esam’ın entelektüel açıdan kimliği ve ilişkiler ağının tespitine odaklanmaktadır. Herhangi bir akademik çalışmaya konu edilmediği görülen söz konusu odağı, farklı ilmî sahalardan istifade ettiği literatürle erken dönemdeki mesele ve tartışmalardan faydalanarak sunmaya çalışır. Bu itibarla Hâtim el-Esam’ın muhaddis, fakih ve sufi kimliğiyle Horasan ilim havzasının önemli şehirlerinden biri olan Belh’te ilmî faaliyetlerin ve özellikle hadis ilminin sürekliliğine katkı yaptığı ortaya konmuştur. Çok yönlü ilişkiler ağına sahip olduğu tespit edilen Hâtim el-Esam’ın Belh ve Bağdat ulemâsı ile irtibatının dostluk ve irşad eksenli ve aynı zamanda fıkh-ı bâtın vurgulu olduğu görülürken Rey, Kazvin ve Medine-i Münevvere ulemasıyla olan münasebetlerininse eleştiri odaklı olduğu belirlenmiştir. Nebevî mirasa bütünüyle sahip çıkılmamasına ilişkin söz konusu eleştirel münasebet biçimi, erken dönemde sufilerin, biçim-öz bütünlüğünden uzaklaşmaları nedeniyle diğer ilim müntesiplerine yönelttikleri tenkitlerin bir yansıması olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca sened analizi yöntemiyle onun sufilerle olan ilişkiler ağına yönelik yeni tespitler ortaya konmuştur.